Tango ve Arjantin birbirlerini çağrıştıran önemli iki kavram. Bunun nedeni ise tangonun ana vatanının Arjantin olması. Tangonun ilk olarak 1850 – 1890 yılları arasında Arjantin’in Gümüş Nehir olarak bilinen bölgesinde doğarak önce müzik türü sonra da dans türü olarak geliştiği söylenmektedir. Müzikten dansa geçişin ise bir hikayesi vardır. 

19. yüzyılın sonlarında Arjantin’e deniz yoluyla Avrupa’dan birçok göçmen grup gelmiştir. Oldukça fakir olan bu göçmenlerin, La Boca semtinde yerleştiği bilinmektedir. Göçmenler, burada derme çatma evler yapmışlar ve burada yaşamlarını sürdürmeye başlamışlardır. Elbette ki bunu yaparken kendi kültürlerini yaşatmaya devam etmektedirler. Kendilerine özgü dans ve müziklerinin sesleri ile Arjantin’e özgü nidaların zamanla birbirine karışması ve bir uyum yakalaması, aslında Arjantin tangonun temelini oluşturmuştur. Zaman ilerledikçe bu müzik ve danslar tamamen evrimleşerek yerini bambaşka bir tür olan tangoya bırakmıştır. 

Tangonun bir dans türü olarak icra edilmeye başlanması ise 1900’lü yıllara denk gelmektedir. Fakat o dönemlerde kadınların dans etmesi, iffetli kadınlara yakışır bir durum olarak görülmemektedir. Erkek nüfusun fazla olduğu Arjantin’de erkeklerin bu dansı öğrenmek istemelerinin tek amacı ise pavyonlarda kadınlarla dans edebilmektir. Kadın ile erkeğin yakın temas kurarak dans ediyor olması, kilisenin kulağına gitmiştir ve bu nedenle bu dans, yasaklanmıştır. Fakat yasaklanması, halkı bu danstan vazgeçirememiştir. Zamanla yayılarak hızla gelişmeye devam eden bu dans, gelişmeye devam ederek günümüz Arjantin Tango dansını ortaya çıkarmıştır.