İlk durağımız Pers uygarlığı eserlerinin sergilendiği Ulusal Müze’yi ziyaret ediyoruz. Arkeoloji Bölümü’nü gördükten sonra, büyük bir Selçuklu eserleri koleksiyonu bulunan İslam Eserleri Müzesi’ni görüyoruz. İran Bakanlık binalarının bulunduğu Bag Melli’de yürüyüş yapıyor, sonra da öğle yemeği için yerel bir restorana gidiyoruz. Öğle yemeğinden sonra Bag Melli içinde bulunan Mugaddem Müzesi’ni geziyoruz. İran Hat Sanatı’nın en güzel örneklerinin, İran coğrafyasında hüküm sürmüş hanedanların sikke koleksiyonunun bulunduğu bu özel müzeyi geziyoruz. Son ziyaret noktamız ise UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Gülistan Sarayı’dır. Burası Kaçar Hanedanı’nın Avrupa saraylarından etkilenerek yaptırılmıştır. Saray ziyaretinin ardından alışveriş için Kapalışarşı’da serbest zaman alıyoruz. Sonrasında otelimize gidiyor ve odalarımıza yerleşiyoruz. Akşam yemeğimiz yerel bir restoranda olacaktır.

Sabah kahvaltıdan sonra Otelden ayrılıyor ve yaklaşık iki buçuk saatlik yolculuktan sonra Kaşan’a varıyoruz. Kaşan’da Kaşan Mescid-i Cuma’sının minaresi ve mihrabı görüyoruz. Cami 1074 yılında Sultan Melikşah döneminde Safiye Hatun isimli bir hanım tarafından yaptırılmıştır. Büyük mihrap Safiye Hatun’a ait, ancak daha sonra yönü tam doğru olmadığı düşünülerek Şah Tahmasb I (1524-1576) döneminde tahrip edilerek günümüzdeki daha küçük mihrabı yapılmış. Ünlü Kaşan Pazarı (Kaşan Çarşısı) bir Selçuklu eseridir (1040-1157) ve Safeviler döneminde (1501-1736) renove edilmiş. Pazarın Timkeye Emin Odoley bölümü yüksek ışıklı kubbesiyle özellikle çok güzeldir. Kaşan’da ayrıca çevre surları beşinci Abbasi Halifesi Harun el-Reşid’in (h.786-809) hanımı Zübeyda Hatun tarafından inşa ettirilmiş olan Celali Kalesi ziyaret ediyoruz. Kaşan Sasani döneminden beri İran coğrafyasının önemli bir yerleşimi olmuştur. Günümüzde geleneksel konaklar, bahçeler ve çarşılarıyla bir mimari vaha gibi duran Kaşan’da ayrıca UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Fin Bahçesi ve Sasani Zerdüşt Ateşgahı gibi eserleri görüyoruz. Ziyaretten sonra otelimize giriş yapıyoruz. Konaklama ve akşam yemeği otelimizde

Sabah otelde alacağımız kahvaltı sonrasında otelden çıkış yapıyor ve iki buçuk saatlik yolculuktan sonra İsfahan’a varıyoruz. İsfahan’ın içinden geçen Zayende Nehri üstündeki köprüleri görüyoruz. İsfahan’da 11 köprü mevcut. En eski köprü, Şahrestan Köprüsü (Sasani dönemi 224-651 ve Selçuklu dönemi 1040-1157 eseri), en uzun köprü 298 metre uzunluğundaki 33 Sütünlü Köprü-Allahverdi Han Köprüsü (1602, Şah Abbas I) ve hem köprü hem de bir bent olarak inşa edilmiş Khaju Köprüsü (1650, Şah Abbas II) görüyoruz. Çahar Bağ ve Heşt Beheşt Sarayı’nı (dışarıdan) gördükten sonra da öğle yemeğini yerel bir Ermeni lokantasında alıyoruz. Öğle yemeğimiz sonrasında Ermeni mahallesi olan Yeni Jolfa’ya gidiyoruz. Vank Manastır Kilisesi’ni de gördükten sonra Honar Bazar’da (Kuyumcular Çarşısı) kısa bir alışveriş molası veriyoruz. Serbest zaman sonrası otelimize giriş yapıyoruz. Konaklama ve akşam yemeği otelimizde.

İsfahan, 2,4 milyon nüfusuyla Tahran ve Meşhed’den sonra ülkenin üçüncü büyük şehridir. Tarihi ve mimari açıdan bir Selçuklu ve Safevi başkenti. İsfahan, 1051 yılında Tuğrul Bey zamanında Rey’den sonra, Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun üçüncü başkenti olmuş, Melikşah (1072-1092) zamanında da nakış nakış işlenmiş. Kahvaltının ardından İsfahan’ı geziyoruz. İsfahan’da turumuza 2012 yılından beri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Mescid-i Cuma ile başlıyoruz. Bu görkemli cami tipik bir Selçuklu mimari tarzı eseridir. İnşa edildiği yerde ilk olarak 9. yüzyılda Arap Tayran (Tîrûn) kabilesi tarafından büyükçe bir cami yaptırılmış ve bir süre sonra 840 yılında Abbasi halifesi Mutasım zamanında (833-842) cami yeniden inşa edilmiş. Selçuklular döneminde, Alparslan’ın oğlu Sultan Melikşah (1072-1092) zamanında caminin bugüne kadar gelen esas öğeleri inşa edilmiş. Sultan Melikşah’ın emriyle 1080 yılında başveziri Nizamülmülk mihrap kubbesini yaptırmış, bu kubbe 11 metre çapında. Daha sonra Melikşah, hanımı Terken Hatuna özel bir yer olarak için veziri Tacülmülk’e Kümbet-i Haki kubbesini yaptırmış; bu bölümde ayrı bir mihrap yok, gotik bir tarzı var ve kubbe çatıdan başlayarak yükseliyor. Kısa bir yolculuktan sonra muhteşem güzellikteki bir Safevi dönemi eseri Çehel Sütun / Kırk Sütun Sarayı’nı (1646, Şah Abbas I-II) ziyaret ediyoruz. Sonrasında gezimize UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan ünlü Nakş-ı Cihan Meydanı ile başlıyoruz. Burası, Şah I. Abbas’ın şehri 1598 yılında ülkenin başkenti yapmasıyla şekillenmiştir. Nakş-ı Cihan Meydanı günümüzde İmam Humeyni Meydanı olarak da bilinir ve Pekin’deki Tiananmen Meydanı’ndan sonra dünyanın en büyük ikinci meydanıdır. Meydanın çevresinde, Şah İsmail’in kurduğu Safevi Devleti (1501-1736) döneminden kalma Ali Kapı Sarayı (c.1610, Şah Abbas I), Şeyh Lütfullah Camii (1615, Şah Abbas I) ile meydanın hemen arkasındaki Şah Camii / Mescid-i İmam’ı (1629, Şah Abbas I) görüyoruz. Daha sonra 2 km uzunluğundaki tarihi 17. yüzyıl İsfahan Çarşısı Şahi Pazar’da serbest zaman alıyoruz. Ziyaretlerden sonra geleneksel Pehlivani ritüelinin izlenebileceği bir Zurhane’ye gidiyoruz. Akşam yemeğimizi bölgesel tatlarla güzel bir yerel lokantada aldıktan sonra otelimize geçiyoruz.

Kahvaltının ardından hotelden ayrılıyor ve yaklaşık dört saat sonra Yezd varıyoruz. Burası tarihi İpek Yolu üzerinde yer alıp günümüzde UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndedir. Çöl toprağı kullanılan çöl rengi geleneksel mimarisi ve çarşıları ile ünlü kadim şehirdir. Yine burası “Badgir” denilen rüzgâr kulelerinin olduğu bir şehir. Badgirler çölün sıcak rüzgârını belirli bir açıyla içeri alıp evin alt bölümlerine gelene kadar soğutan yüksek baca sistemidirler. Yezd’de yaşayan Zerdüştlerin ölülerini akbabalara yedirdiği Dakhme – Sessizlik Kuleleri’ni, yüzlerce yıl hiç sönmeyen Ateşgeh – Zerdüşt Tapınağı ve Müzesi’ni görüyoruz. Sonrasında Zerdüşt mahallesini, Emir Çakmak Binası’nı (14. Yüzyıl), Su Müzesi’ni ve 48 m yükseklikle İran’ın en yüksek minarelerine sahip Cuma Mescidi / Cami Mescidi (1365), ve hemen yanındaki İskender Hapishanesi (Zindan-ı İskender) adı verilen çukuru görüyoruz. Yezd şehrinde on iki tarihi çarş var; bunların en ünlüleri Han Pazarı, Pencah Ali Pazarı ve Kuyumcular çarşısı. Çarşılarda serbest zaman aldıktan sonra Konaklama ve akşam yemeği için Yezd’deki otele geçiyoruz.

Sabah kahvaltısın ardından otelimizden ayrılıyoruz ve yaklaşık iki saatlik bir yolculuktan sonra yine tarihi İpek Yolu üstündeki Aberkuh’a geliyoruz. Yaklaşık iki saatlik yolculuk sonrasında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan antik Pasargad ören yerine geliyoruz. Burada dünyanın ilk büyük imparatorluğu olan Akamenid İmparatorluğu’nu MÖ 550 yılında kuran Büyük Kiros’un Anıt Mezarı‘nı ziyaret ediyoruz. Büyük Kiros MÖ 530 yılında bir savaşta ölmüş ve onun bu anıt mezarı tam iki yüzyıl sonra MÖ 330’da Büyük İskender tarafından da ziyaret edilmişti. Anıt mezarın sapasağlam günümüze kadar ulaşmış olmasının nedeni, İslam dünyasında bu mezarın Süleyman Peygamber’in annesine ait olduğu inancı idi. Öğle yemeğinden sonra hareket ediyor ve bir yolculuktan sonra Persepolis’in 12 km kuzeybatısında bulunan ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Nakş-ı Rüstem’e geliyoruz. Burada Akameniş İmparatorluğu (MÖ 550 – MÖ 350) Kralları’na ait 7 adet kral mezarı ve 7 adet devasa kaya yontusu bulunuyor. Mezarlar ve yontular I.-II.-III. Darius, I. Xerses ve I.-II.-III. Artaxerses’ ait. I. Darius, Antik Yunan anakarasını MÖ 5. yüzyılda istila eden ancak MÖ 490 yılında Maraton Savaşı’nı kaybeden kral. III. Daris’da MÖ 330 yılında Makedonyalı Büyük İskender’e yenilen ve topraklarını ona kaybeden son Akamenid kralı. Buradan sonra, MÖ 515 yılından itibaren Pers İmparatorluğu’na başkentlik yapmış olan ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan antik Persepolis (Taht-ı Cemşid) ören yerini ziyaret ediyoruz. Persepolis’in mimarisi Akamenid dönemi mimarisini yansıtıyor. Yerleşim yerinin antik dönemdeki adı Parsa ve eski İranlılara Persler denmesi de bundan ileri geliyor. Persepolis’te Tüm Milletler Kapısı, Büyük I. Darius’un yaptırdığı Apadana Sarayı ile Takara Sarayı ve I. Xerxes’in yapımına başlayıp oğlu I. Artaxerxes’in tamamladığı Yüz Sütun Sarayı gibi antik dönemin eşsiz eserleri mevcut. Persepolis’ten çıkan öğeler Tahran Ulusal Müzesi’nde sergileniyor. Persepolis ziyaretimiz sonrasında yaklaşık bir saatlik bir yolculuk yapıyor ve Şiraz’a geliyoruz. Konaklama ve akşam yemeğimiz Şiraz’da otelimizdedir.

Kahvaltımızdan sonra tur aracımızla buluşuyor Şiraz şehir turumuzu yapıyoruz. Şiraz şairler, çiçekler ve bahçeler şehri olmasıyla biliniyor. Safeviler döneminde (1501-1722) yapılmış Nazar Bahçesi içerisinde yer alan Pars Müzesi’ni ziyaret ediyoruz. Müze binasını, Kerim Han 1751-1779 yılları arasında hüküm sürdüğü dönemde misafirhane olarak yaptırmış. Daha sonra şehir merkezinde Kerim Han Zend Kalesi ve Hamamı (şimdi müze), Moşir Kervansarayı, Vekil Ulu Camii (1187) ve Hamamı (şimdi müze), Atik Camii (9. yüzyıl) ziyaret ediyoruz. Alacağımız öğle yemeği sonrasında Selçuklu Sultanı Sencer’in 1119-1157 yılları arasında hüküm sürdüğü dönemde kurduğu Eram Bahçesi (Bağ-e Eram veya İrem Bağları), İmam Guli Han’ın 1615’te yaptırdığı Han Medresesi ve Nasır el Mülk Camii-Pembe Cami’yi (1888) ziyaret ediyoruz. Şehrin en büyük ve kapalı çarşısı Vekil Pazarı’nı (1760) gördükten sonra meşhur Şiraz Halılarını görebileceğimiz bir el sanatları merkezine gidiyoruz. Gala akşam yemeğimizi almak üzere yerel bir restorana gidiyoruz. Akşam yemeğinin ardından gece ışıklandırılmış manzarasıyla büyüleyen Şah Çerağ İmamzadesi’ni geziyoruz. Ziyaretin ardından havalimanına hareket ediyoruz.

Bilet ve pasaport işlemlerinin ardından, sabaha karşı havalimanına hareket ediyoruz. İstanbul Havalimanı’na vardıktan sonra turumuz bitmiş oluyor. Bir sonraki turda görüşmek üzere.